
OTOBÜS sektörümüz açısından çok sıkıntılı geçecek ayların içerisindeyiz. Herkes için geçmek bilmeyen bir süreç olacak. Bir yandan maliyetler durmadan yükselirken, diğer taraftan işlerimiz durma noktasında olacak.
Bu süreç, firmalar açısından zorlu bir imtihan olacak. Tabii sektörümüzün tamamı içinde…
Aslında böylesi dönemler, düşünmek, bir takım stratejiler ve yöntemler geliştirmek için bizler açısından bir imkan olur. Umarım tüm firmalar, işlerin olmadığı bu dönemde hep birlikte çözüme odaklanır.
Bizler gerek federasyonlar olsun, gerekse de TOBB Sektör Meclisi olsun, sorunların çözümü noktasında hiç ara vermeden çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Gönül isterdi ki, bizim bu mücadelemize tüm sektör destek versin.
Biliyorsunuz; 27 Ekim’de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Sektör Meclisi’nin genişletilmiş toplantısı olacak. Bu yazımın girişinde bu konudan bahsedeceğim.
Altını çizmek isterim ki, bu toplantı bizim için hayati önem taşıyor. Eğer ilgili bakanlıkların temsilciler ve yetkilileri gelirse sektörün birçok sorununu orada konuşma fırsatı bulacağız.
Hatta belki bir kısmına da çözüm üretebileceğiz.
Sorunların bir kısmını da çözmek için yola çıkacağız.
Özellikle kanunlar ve yönetmelikler arası çelişkiler, yerel yönetimlerle yaşadığımız sıkıntılar, turizm taşımacılığında yaşanan sıkıntılar, hepsi gündeme gelecek.
Bunların yanında kaptan sorunu, özellikle E-Ticaretle ilgili platformlar ve E-Ticaret yönetmeliği mutlaka halledilmesi gereken bir konu.
Tabii trafik kazalarının önlenmesi konusunda atılması gereken çok önemli adımlar var, ki şoför sorununu onun için sürekli gündemde tutuyoruz. İçişleri Bakanlığımızın, Milli Eğitim Bakanlığımızın, Ulaştırma Bakanlığımızın birlikte hareket ederek çözüm üretmesi lazım. Mevcut şartlarda şoför yetiştirilmesi mümkün değil.
Şoförlerin haklarını, sorumluluklarını belirleyen bir yapı oluşturmamız lazım, bir düzenleme yapılması lazım. Bu da tek başına bir bakanlığın yapabileceği bir iş değil.
Mutlaka İçişleri Bakanlığının içinde olduğu bir yapı, Ulaştırma Bakanlığının, Milli Eğitim Bakanlığı ve tabii ki sektörün de içinde olacağı bir yapı olması lazım.
Her zaman söylüyoruz, tüm tarafları ve ilgili tüm bakanlıkları içerisine alan bir Ulaştırma Koordinasyon Kurulu kurulmadan Türkiye’deki ulaşım sorunlarının çözülmesi mümkün değil. Bu koordinasyon kurulu birden fazla bakanlığın, birden fazla kanunun gündeme getirilmesi, bakanlık temsilcilerinin bir arada olduğu, sektörün gündeme getirdiği sorunların çözümüne katkı sağlayacağı bir platformun varlığı elzem olmuştur.
Tabii hep söylüyoruz uçak fiyatları bu olduğu sürece, uçakla otobüs arasındaki rekabet bana göre sektörün içindeki rekabetten daha önemli.
Uçaklar çok ucuz fiyata yolcu taşıyorlar, özellikle Türk Hava Yolları’nın (THY) yan kuruluşu olan A Jet, Anadolu yakasından Türkiye’nin her yerine çok yoğun uçak seferi yapıyor.
Yani otobüs işletmeciliğinin geleceği ile ilgili çok ciddi kaygılar var.
Özellikle sübvansiyonla sürdürülen havayollarındaki önlenemez hızlı büyüme, otobüsçülüğü tehdit eden ana unsurların başında geliyor.
Bu konuda sektörün aklını başına toplayıp ona göre planlama yapması lazım.
Ulaştırmada en önemli konulardan bir tanesi ülke açısından ‘Ulaştırma Planlaması’ yani yolcu ve yük taşımacılığında bir planlamaya ihtiyaç var. Planlamadan yapılan girişimler veya icraatlar sorun yaratıyor, ülke ekonomisine, sektörlere zarar veriyor, daha çok çözümsüzlüğe sürüklüyor.
8+1’LER SORUNU ARTIK KANGRENE DÖNÜŞTÜ
TURİZM taşımacıları, turizmin en önemli sac ayağını oluşturur. Turizmin başarısında onların çok direkt etkisi vardır. Ancak gelin görün ki, taşımacılarımız sorun yumağı ile karşı karşıya.
Desteklenmeleri gerekirken, türlü uygulamalarla önleri kesiliyor. Bu sorunların başında da 8+1 araçlara çalışma izni verilmiyor.
Neymiş, bunlar otomobil sınıfına giriyormuş. Yok böyle uygulama, aksini düşünenler gidip gelişmiş ülkelerdeki uygulamalara baksın.
8+1 sorunu var.
Turizm taşımacılığının elini ayağını bağlayan bir sorun. Yıllardır çözüm bekliyor, ama çözmesi gerekenler gerekli duyarlılığı göstermiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Murat Bey’le bir toplantı yapacağız, bu konuyu gündeme getireceğiz, bakalım bir şey yapabilir miyiz yapamaz mıyız.
Tabii Büyükşehir Belediyesi ile yapacağımız görüşmede, otogarın içinde yaşanan sorunları da gündeme getireceğiz. Özellikle otogarın imajına gölge düşüren dizi konusu var, o konuyu gündeme getireceğiz.
Otogara sokmayın bunları, bunlar sektöre değer kaybettiriyor! İşini doğru yapan namusuyla, şerefiyle ülkeye hizmet veren insanlarımıza, çalışanlarımıza, şoförlerimize, firma sahiplerimize itibarsızlaştırma yapıyorlar.
Onun için bu Veliaht dizisine biran önce müdahale edilmesi gerekiyor. Bir sektörü bu kadar kötü lanse eden bir yapı olamaz.
Maalesef sektör tepkisiz, zaten her zamanki hali. Tabii Anadolu Yakası Otogarı sorunumuz var.
Beylikdüzü terminalinin ihalesi yapılmış, orada nasıl çalışacaklar, nasıl oldu bilmiyoruz.
Büyükşehir Belediyesi ile turizm araçlarının şehiriçi dolaşımı ile ilgili Firuz Bağlıkaya güzel bir açıklama yaptı onu destekliyoruz.
‘Turist Taşıma Belgesi’ diye bir belgeye gerek yok aslında. Zaten öyle bir belge var, D2, B2 belgeleri zaten turist taşıma amaçlıdır. Araçları tanımlamak lazım, burada 8+1’leri, 9+1’leri, lüks otomobilleri bunları konuşmak lazım. Firuz Bey söylediklerinin birçoğunda haklıydı ama TÜRSAB’ın bize destek vermesi lazım.
TÜRSAB belgelendirme kuruluşu olmamalı taşımacılıkta. Turizm taşımacıları, turizm hizmeti yapan kurumlara, acentelere hizmet veren kurumdur.
Dolayısıyla bunlar 4925 sayılı taşıma kanununa bağlıdır, orada da her şey tanımlanmıştır.
Sadece zamana göre araç tipleri, araç büyüklükleri 8+1, 9+1, lüks otomobil sınıfı bunların turizm taşımacılığı olması lazım. Havaalanından şehir içi transferlerde, şehir içinden havaalanına turist transferlerinde yaşanan sıkıntıların çözülmesi lazım.
Böyle birçok sorun var. Bunların çözümü için de çalışmalara devam ediyoruz.