Şoför sorunu ve kazalar, artık bir memleket meselesi « Güle Güle Gazetesi

3 Eylül 2025 - 14:36

Şoför sorunu ve kazalar, artık bir memleket meselesi

Şoför sorunu ve kazalar, artık bir memleket meselesi
Son Güncelleme :

01 Eylül 2025 - 14:31

635 views

BU haftaki yazıma son günlerde yaşanan otobüs kazalarıyla başlamak istiyorum. Son iki hafta içinde yaşanan kazalar çok düşündürücü bir hal aldı. Firmalarımızın denetimleri daha çok arttırması lazım, sürücüleri denetlemeleri lazım, şoförlerimizin de çok daha dikkatli olmaları lazım…

Önce kendi canlarını, sonra çocuklarını ve ailelerini sonra da otobüste seyahat eden yolcuların sağlığını düşünmeleri lazım. Onun için yorulduğu zaman otobüsü kenara çekmesi lazım, yorgunken araba kullanmaması lazım. Kazaların oluş saatlerine baktığımız zaman, uykulama sürecini gösteriyor, bu da bize bir şey söylüyor, yani mesaj veriyor.

Onun için firmalarımız, şoförlerini sürekli denetleyecekleri, sıkı denetim mekanizmalarını da İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı’nın kurması gerekiyor. Anlık şoför girişi yapılması için bakanlıktan talepte bulunduk, bununla ilgili henüz olumlu bir cevap gelmedi. Bu meslek inşaattan daha önemli, uygulama inşaat sektöründe var, dericilik sektöründe var, temizlik sektöründe var ama maalesef karayolu yolcu taşımacılığında yok. Şoför yorgun veya hasta işe gelmedi, yerine ikame edecek şoför yok; ne yapacağız, yorgun şoförü yola göndereceğiz.

Onun için bu konuda Ulaştırma Bakanlığı’nın İçişleri Bakanlığı ile temasa geçerek bu sorunu çözmesi gerekiyor. Yani listeye kayıtlı ismi önceden belirtilmiş şoförlerin, sigorta girişinin anlık yapılması lazım. Tersine bir durumda ise ki maalesef böyle oluyor, kazalar otobüs yolculuğunda caydırıcı bir etki yaratmaya devam ediyor.

Zaten uçaklar otobüsle aynı fiyatta neredeyse, hatta bazen daha da ucuz yolcu taşıyor, demiryolu desen aynı…

Bir taraftan zarar eden demiryollarıyla rekabet ediyoruz diğer taraftan eskiden hep mizah yapardık rakibimiz Türk Hava Yolları (THY) diye hakikatten şu anda rakibimiz havayolları. Sadece THY değil, Anadolu Jet mi desen diğer özel havayolu taşımacıları mı; hepsi fiyatlarının zaman zaman otobüsün altına düşürebiliyorlar.

Bu realite, ister istemez otobüs sektörünün içerisindeki rekabeti de körüklüyor. Ama işte zaten para kazanmakta zorlanan firmalar açısından bu rekabet, ölümcül olabiliyor. Kaza boyutuna tekrar gelirsek, firmalarımızın mutlaka akıllı sistemlerle şoförlerini denetlenmesi lazım, yorgun olan şoförleri yola göndermemesi lazım, şoförlerin yasal sürelerin üzerinde araba sürmesini denetleyip takip etmeleri ve engellemeleri lazım. Yoksa bu kazalar artarak devam eder.

Bakın kazaların maliyetleri itibariyle kazalar, sektörün en önemli sorunları haline gelmeye başladı, inşallah bundan sonra buna benzer kazalar yaşanmaz. Dediğim gibi mutlaka buna bir çözüm üretilmesi lazım, denetim yapılması lazım.

YARIM yamalak bir sezonu geride bıraktık, başlamasıyla bitmesi bir oldu. Şimdi okullar açılacak bir hareket olacak, ardından bir anda kış sezonunda kendimizi bulacağız. Kışın bizi bekleyen en büyük zorluk, havayollarıyla yapacağımız fiyat rekabetidir.

Onun için firmalarımızın boş sefer yapmamaları lazım, doluluk oranlarına göre sefer yapmaları lazım, özellikle uçakların olmadığı hatlara araç sürmeleri, seferler düzenlemeleri lazım. Uzun hatlarda çalışan otobüsleri kışın kısa ve orta mesafeli hatlarda kullanmak lazım. Yoksa uçakların olduğu hatlara yolcu taşımak artık hayal oldu olmaya da devam ediyor. Sektörde son 20 sene içerisinde yüzde 50’ye yakın çok ciddi bir daralma oldu, bu daralma ve firmalardaki kan kaybı, bu kış daha da devam edecek. Öyle ki, pandemi döneminden daha da sorunlu, daha durgun bir kış yaşayacağımızı düşünüyorum, inşallah düşündüğüm gibi olmaz tabii…

Çok acı ama çok açık konuşayım; ben sektör adına ilk kez bu kadar kaygılıyım.

Biz bir hizmet sektörüyüz. Rekabette ayakta durabilmek için kaliteye sürekli yatırım yapmak durumundayız. Ama öte taraftan kazanç olmayınca kalite de olmuyor, kalite olmayınca kazalara davetiye çıkartıyoruz. Onun için mutlaka sürücülerin haklarını, sorumluluklarını belirleyen birtakım düzenlemeler yapılması lazım.

Şoförlerin, özellikle de ticari araç sürücülerinin çok kapsamlı eğitimlerden geçirilmesi lazım. Bu konuda Ulaştırma Bakanlığı olsun, İçişleri Bakanlığı olsun ve gerekse de Milli Eğitim Bakanlığı olsun, ortak projeler geliştirmeleri lazım. Çünkü şöfor sorunu sadece bu sektörün değil memleketin bir sorunu. Bu konuya kalıcı çözümler geliştiremezsek, hem bir yandan ölümcül kazalar devam eder diğer taraftan da direksiyona geçirecek şoför bulamayız.

Bunun çözümü şoförlerin eğitimlerini tam almalarından geçiyor. Mesleği cazip hale getirmek ve tercih edilmesini sağlamak adına otobüs şoförlerinin şehirlerarası veya turizm otobüs şoförlerinin maaşlarının dolgun olması lazım, mevsimlik işçi gibi çalıştırılmaması lazım. Kimi bulursan onu gönderiyorsun mecburen, otobüs işletmeciliği açısından çok zor bir süreç hakikatten. Maddi anlamda çok zor bir sürece giriyoruz inşallah söylediklerimizin tersi olur; zira kış aylarında büyük bir işsizlik yaşanacağını ön görüyoruz, ama inşallah öyle olmaz da diyoruz bir taraftan.

BİZ sivil kuruluşlar olarak sorunların çözümü için her platformda mücadele veriyoruz. Başta Ulaştırma ve İçişleri olmak üzere ilgili tüm bakanlıklarla görüşüyor, raporlar hazırlıyor, çözüm talebinde bulunuyoruz. Derdimizi dile getiriyoruz, ama maalesef söylenenler sözde ve kâğıt üstünde kalıyor. Böyle olunca da giderek kangrenleşmeye başlayan şoför sorunu daha da kötüleşiyor.

Öyle bir yere geldik ki, otobüs firmalarımız otobüse şoför bulamıyorlar, nitelikli şoför sayısı her geçen gün azalıyor. Çözüm adına çalışma yaşı 69’a çıktı ama o da tatmin etmiyor. Tabii bizim de şoförleri mevsimlik işçi gibi çalıştırmamız doğru değil; adam haklarını, sorumluluklarını bilecek, bunu meslek olarak kabul edecek, kayda değer bir geliri olacak, çalışma şartları iyi olacak, dinlenme şartları iyi olacak…

Dediğim gibi bu konuda İçişleri Bakanlığı’na çok iş düşüyor; teorik olarak da Milli Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı bir araya gelip, köklü bir çözüm bulması gerekiyor.  Firmalar tarafından şoförlerin de çok sıkı bir şekilde denetlenmesi lazım. Ben hep söylüyorum firmalara iç denetim sistemi kurulması zorunluluğu getirip, şoförleri elektronik ortamda takip edip, yanlış şoförün direksiyona oturmasını engellemesi lazım.  Şu anda İçişleri Bakanlığı’na bu buradan bir mesaj olsun; içinde yolcu olan bir araç, gideceği noktaya kadar yolcunundur. Gittiği noktada şoföre ceza vereceksen verirsin, arabayı bağlayacaksan bağlarsın ama içinde yolcu varken, turist varken hele arabayı bağlamak akıl işi değil. Bu Türk turizmine, insan haklarına aykırı bir şeydir, onun için bu konuda belge konusunu mutlaka bizim çözmemiz lazım.

UKOME kararlarıyla Ulaştırma Bakanlığı’nın Karayolu Taşıma Kanunu çelişiyor, bunları gideremedik bir türlü. Bu arada 8 Ekim’de kapsamlı bir toplantı yapılacak, bu çelişme meselesini bu toplantının gündemine taşıyacağız. İnşallah ilgililer gelir, orada bu sorunu masaya yatırır çözeriz diye düşünüyorum.

UKOME ayrı bir belge veriyor, orası ayrı bir belge veriyor, belediyeler ayrı bir şey yapıyor; onun için de taşımacı bin türlü sorun yaşıyor İstanbul içinde. İçinde turist olan bir arabanın bağlanması Türk turizmi açısından utanç verici bir gelişmedir. Bu konuda da çevirmeyi yapan, cezayı yazan polislerin de bunu düşünmesi, değerlendirmesi, insiyatif alması lazım. O araç o anda turistlerindir, gideceği yere kadar onları göndermek zorundadır.

Gittiği yerde ceza verilmesi gerekiyorsa daha ağır ver ama orada ver. İçinde turist olan arabayı bağlamak, hele hele havaalanına giderken uçağını kaçıracak riske girmiş ise. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Bunun için inşallah 8 Ekim’deki toplantıda konuyu enine boyuna masaya yatırıp önerilerimizi dikkate alırlar ve çözüm üretiriz diye düşünüyorum. Herkesin Zafer Bayramı’nı kutluyorum.

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.