GEÇEN hafta İstanbul Valisi Sayın Davut Gül Bey ile görüştük. Bizi Atatürk Havalimanı’nda ağırladılar, kendilerine teşekkür ediyoruz. Çok yakın ilgi gösterdiler. Sektörün sorunlarını özellikle turizm araçlarının İstanbul’da yaşadığı sorunları dile getirdik. Vali Bey sağ olsun çok iyi ilgilendi. Hakikatten sorunların çözümü için her zaman ilgileneceklerini, sorunları kendilerine iletmemizi belirttiler.
İstanbul dünyanın turizm kenti; cruise turizmi açısından Akdeniz çanağının son noktası ve ilk başlangıç yeri. Galataport’ta çok ciddi park sorunları yaşanıyor. Özel günlerde o bölgede yapılan sosyal aktivitelerde, toplantılarda, turistlerin Galataport’tan alınma imkânı yaratılmıyor, otobüsler giremiyorlar. Bu sefer yolcular Üsküdar’a taşınıyor. Üsküdar’dan bu tarafa taşınıyor. Oysa cruise ile gelen turistlerin İstanbul’da çok sınırlı zamanları oluyor. Buradaki tarihi, turistlik mekanları gezmek istiyorlar, yeme içme yapmak istiyorlar. Kapalıçarşı başta olmak üzere birçok bölgede alış-veriş yapmak istiyorlar. Türkiye’ye döviz kazandırmak istiyorlar.
Tabii cruise turizmi her geçen gün büyüyen bir sektör. İstanbul ekonomisinin, Türkiye ekonomisinin buradan faydalanması lazım ve bu gemilerin Türkiye’ye geldiği günlerde İstanbul’da olduğu günlerde o bölgelerde turizm arabalarının önlerine engel konmaması lazım. Yolların kapatılmaması lazım. Yoksa turistlerin alış-verişte, yeme içmede, tarihi turistik yerleri gezmede harcayacakları zaman yolda kayboluyor ve hiç İstanbul’u gezmeden geri dönmek zorunda kalıyorlar.
İstanbul’a günde ortalama 3 gemi geliyor. Bunlar 10.000’e yakın müşteri getiriyorlar. 10.000 kişinin Kapalıçarşı’da, Tarihi Yarımada bölgesinde dolaşması o esnaf için de büyük bir imkân. Türkiye ekonomisi için de büyük bir imkân.
Biz vali beye bunları anlattık. Bu konuda bir ortak çalışma grubu oluşturalım. Ne nasıl olur önceden bildirim yapmak lazım. Turistlerin bilgisinin olması lazım. Bu kadar zaman kaybetmemeleri lazım. Zaten Galataport’un uzun vade de İstanbul’un cruiseinternantı olarak yetersiz kalacağını görüyoruz. Onun için de Yenikapı’da yeni bir cruise limanı yapılması öngörülmüştü, inşallah yapılır. Turizm, Türkiye’nin en önemli döviz girdisi yapan sektördür. Eğer İstanbul 23-25 milyon turisti 100 milyona çıkarmazsa, turizmde beklenenler hayal olur. Onun için başta Sayın Cumhurbaşkanı, Turizm Bakanı’nın bu konulara ilgi göstermesi lazım. İstanbul’a cruise gemilerinin geldiği gün Galataport limanı ve bölgenin trafiğe kapatılması çözümü olmayan bir şey ama o yapılan sosyal aktiviteleri başka yerde yapma imkânı var. Vali beye bunları söyledik, konuyu bakanlığa da taşıyacağız. Turizm Bakanlığı bu konuyu çok iyi bilenlerden birisi, inşallah destek olurlar ve İstanbul turizminin bu konuda beklentileri karşılayan imkân oluşturulur.
Turizm arabaları turistlerin yeme içme ihtiyacını giderebilmek için Galata Köprü’sünün altındaki lokantalara taşıyor. Orada beklerken Fatih Belediyesi araçlara çok ciddi cezalar yazmaya başladı. Konuyu Belediye başkanı ile görüşeceğiz. Turistleri bırakıp alabilmek için 10-15 dakikalık bir müsaade oluşturulması lazım. Aksi taktirde turistler oraya da gidemeyecekler.
İstanbul’un özelliklerini yaşatmadığınız zaman İstanbul turizmi, turizm olmaktan çıkar. Galata Köprüsü, Tarihi Yarımada İstanbul’un kalbi, turizmin kalbi. Turistler İstanbul’a ağırlıklı olarak buraları gezmek için geliyorlar. İnşallah bu konuda beklentileri karşılarlar.
Yurtdışına gittiğiniz zaman turist arabaları bir otele yaklaştığında polis nezaretinde indirme-bindirme yapılıyor. Turistlerin güvenliği, rahatlığı için herhangi bir olayla karşılaşmamaları için, bizde ise polis turizm arabalarına ceza yazıyor.
Otellerin, restoranların önünde indirme bindirme yaparken, Tarihi Yarımada içinde, Eminönü’nde her yerde ceza ceza ceza… Turistler İstanbul’a hangi yolla gelirse gelsin turist arabaları ile gruplar halinde İstanbul’u dolaşacaklar. Onun için turizmin önündeki engeli kaldıracak tüm düzenlemeleri sayın valimizle ve kuracağımız ekiple çalışacağız ve turizmcilerin sorunlarını çözmeye çalışacağız.
Emekliye indirim talep ediliyor
ULAŞTIRMA Bakanlığı son dönemlerde yüzde 30’un altında indirim yapanlara ceza yazmıyordu. Bu son dönemde yazmaya başladı, birçok firma bu konuda mağdur oldu. Firmalarımız akaryakıt fiyatlarındaki hareketlilik nedeniyle fiyatlarını yüksek alıyorlar yüzde 30’da indirim yapıp rekabet ediyorlar.
Halk yararına yapıyorlar bunu ama çok yüksek fiyat alanlar da sonradan yüzde 30 indirim yapıp cezaya tabii olunca bu sefer sıkıntı başladı. Çok ağır cezalar yazıldı. 5 milyon 200 bin gibi… Yüksek fiyattan da düşük fiyattan da…
Ben konuyla ilgili olarak Ulaştırma Bakanlığı ile görüştüm, ‘yüksek fiyat almak zorunda kalan arkadaşlarımıza bir seferliğe mahsus 4 aylık süre dolmadan yeniden fiyat alma imkânı tanıyın, fiyatlarını düşürmek istiyorlar, vatandaşın lehine bir durum bu’ dedim. Ulaştırma Genel Müdürümüz sağ olsun ilgilendi gereğini yapacağını söyledi.
Tabii bu arada firmalarımızın da fiyatlarını temkinli almaları lazım; ‘4 ayda bir, senede 3 kere fiyat alıyorsunuz ona göre fiyatlarınızı alın ve yüzde 30’dan fazla indirim yapmayın, haksız rekabet yapmayın’!
Biz yüzde 30’dan fazla indirime karşıyız. Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Ankara’da bir toplantı yapacak, 2024 yılı sonuna kadar emeklilere bir indirim kampanyası düzenlenmesini isteyecekler. Biz de konuyla ilgili Sektör Meclisi’nden iki arkadaşımızı görevlendirdik toplantıya katılacaklar. Emekliler için yapılacak bir şey varsa, yüzde 20’ye kadar indirim yapma imkânı olursa firmaları serbest bırakacağız ve konuşacağız, destek olmalarını sağlayacağız. Hafta sonları olmaz, yoğun günlerde olmaz ama hafta arasında, yoğun olmadığı günlerde emeklilerimizin en azından tatil yerlerine gitmek için onlara bir imkân tanınması konusunda ben arkadaşlara yardımcı olmalarını, bakan beye söz vermelerini ve buradan da sektöre duyuru yapılmasını talep ettim, toplantının sonucuna göre hareket edeceğiz.
Modlar arasında haksız rekabet var
SON dönemlerde en çok öne çıkan konu, tarifeler… Biliyorsunuz tarifeler 4 aylık alınıyor. Bu enflasyonist ortamda, süre çok uzun. Tabii bir ay da olmaz, tarife alma süresi iki aya düşürülmeli. Maliyetlerin bu kadar arttığı bir ortamda fiyatları 4 ay beklemenin bazen imkânı olmuyor. Akaryakıt fiyatları 20 liralardan 40 liralara çıktı. Biz fiyatları 4 ay bekleyemeyiz ki! Şu anda taşıma modları arasında ciddi ama haksız bir rekabet var. Bakın Sabiha Gökçen Havaliman’ından Bodrum’a 600-700 liraya uçak bileti var. Otobüs biletleri ise 1200 lira; yani iki katı! Bizim rakibimiz havayolları oldu artık. Düşük fiyattan bilet kestikleri zaman uçaklara herhangi bir yaptırım uygulanmıyor. 3300 liradan 650 liraya kadar fiyat aralığı var. Otobüslere de böyle bir imkân sağlanması lazım veya uçakların elinden bu imkânın alınması lazım. Siz otobüsün yarı fiyatına 650 liraya uçakla yolcu taşırsanız biz kimi taşıyacağız!
Hep söylüyorum otobüsün fiyatı 1 lira trenin fiyatı 2 lira uçağın fiyatı 3 lira olması lazım. Şimdi uçak otobüsün yarısı.
Bakanlığın artık bunları dikkate alması lazım. Buradaki vergi kayıplarının dikkate alınması lazım. Tamam halkımız güzel seyahat etsin ama bu imkânı bize de yaratın, bize de vergisiz akaryakıt verin, otoyolları ücretsiz yapın, biz de ucuza taşıyalım insanlarımızı.
Çalışma Bakanımız emekliler konusunda böyle bir talepte bulunuyor; evet ucuza taşıyalım vatandaşlarımızı, onlar bizim devamlı yolcularımız ama maliyetlimiz var. Maliyetler her geçen gün artıyor. Sigorta artıyor, otobüs fiyatları artıyor. Bir otobüsün fiyatı 500 bin Euro’ya çıktı. Personel maliyetleri, otoyol, köprü, akaryakıt dediğim gibi sigorta, yedek parça, tamir, bakım bunları üst üste koyduğunuz zaman bir otobüsün bugün para kazanma şansı yok denecek kadar az. Sayılı günlerde para kazanıyoruz, sonra onları da yıl boyunca harcayıp zarara giriyoruz.