GÜNDEMİN en önemli maddesi, hiç kuşkusuz parlamento ve başkanlık sistemi… Milletvekilleri belirlendi, başkanlık ise ikinci tura kaldı. Öncelikle şunu söylemek isterim; Türkiye dünyada ders verecek ölçüde demokratik bir seçim yaptı. Konuşulan komplo teorilerinin hiçbirisi gerçekleşmedi. Dolayısıyla Türkiye seçim konusunda sınıfı geçti, bütün dünyadan takdir aldı. Bu konuda bütün siyasi liderlere, partilere teşekkür etmek lazım, vatandaşlarımıza teşekkür etmek lazım son derece soğukkanlı bir şekilde ve çok fazla katılım oranı ile beraber seçim gerçekleşti. Seçim sonuçlarının ülkemize, milletimize ve sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. İkinci tur da 28 Mayıs’ta bitecek ondan sonra taşlar yerine oturacak.
Seçimden sonra nasıl bir tablo çıkar, kabinede hangi bakanlıklar yer alır; bunu elbette bilemeyiz. Ama bir de işin bürokrasi tarafı var. Mesela biz, sektörü, sorunları ve çözüm yollarını iyi bilen Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürü Murat Baştor ve ekibi ile yola devam etmeyi arzularız. Seçim nedeniyle biz de sektör kuruluşları olarak çalışma ve girişimlerimizi askıya almak durumunda kaldık.
Ama şu anda sektör olarak çok ciddi hazırlıklarımız var; karayolu taşımacılığındaki kaynak israfının azaltılması ve verimliliğin artırılmasını amaçlayan çalışmalar bunlar. Bir de kamunun şehirlerarası taşımanın dışında kalmasını istiyoruz. Özellikle Bursa ve Kocaeli Belediyesi’nin Sabiha Gökçen Havaalanı’na şehir sınırları dışında çalışmamaları lazım, kurdukları şirketlere de bunu yapmamaları lazım, sektörlerimizle rekabet etmemeleri lazım. Bizim vergilerimiz ile belediye hizmetlerini sürdüren belediyelerin bu sektörle rekabet etmeye hakkı yoktur; haksız rekabet yapıyorlar, tekel oluşturuyorlar.
Tabii burada esas olan şu, Ulaştırma Bakanlığı’nın belediyelere taşımacı belgesi vermemesi, ‘sınırların dışına çıkamazsın’ demesi gerekiyor. Belediyelerin yapması gereken, şehirlerarasındaki atıl kapasiteyi kentiçinde eritmek olmalı. Bir taraftan havayolları ile rekabet yapıyoruz bir taraftan demir yolları ile diğer taraftan ise belediyelerle; yorulduk. Evet Türkiye son 20 yılda havayollarında dünyayla yarışır duruma geldi hakikatten çok başarılı; ama THY’nin zararına yolcu taşıması bize zarar veriyor, keza demiryollarında aynı şekilde. Diğer modları geliştirirken karayolunu da planlamak lazım.
Aslında Ulaştırma Şurası’nın sonuç ve politika bildirgesine baktığınız zaman orada bütün tarafların üzerinde mutabık kaldığı ve bizim sürekli gündeme getirdiğimiz konular var. Ama baktığınız zaman bakanlık şuana kadar bu politikaları uygulamadı ve bizim de derdimiz şu evet Ulaştırma Politika Belgesi Türkiye’nin ulaştırmasını planlayacak geleceğini tayin edecek bir belge, çok da taktir ettim emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Ulaştırma Politika Belgesi’ni bundan sonraki hükümetlerin yol haritası olarak önlerine koyması lazım, sektör olarak biz de yol haritası olarak onu önümüze almamız lazım, bakanlıkla ortak çalışmalar yapmamız lazım, mevzuatları ona göre düzenlememiz lazım… Bir taraftan bu olmalı diyorsunuz ama öteki taraftan tam tersini yapıyorsunuz.
Mevzuat açısından yapılması gereken bir başka konu ise, acentelik sisteminin yeniden tanımlanması ve yapılandırılması… TÜRSAB’ın acentelik sistemi, bizdeki acentelik sistemi; bakıldığında 40-50 sene önceki kanunlar artık bununla acenteliği tamamlayamazsınız. Akıllı sistemler etkin bir şekilde hayatımıza girdi oturup bunlarla ilgili düzenlemelere ihtiyaç var. Herkesin acente açmasına gerek yok acentenin ortak bir yazılım portalı olması lazım, firmaların ortak bir satış portalının olması lazım; bunu Obilet’e şu bilete vermek yerine kendi portalını yapacaksın. Biz Türkiye’de çalışıyoruz yabancılar gelip Türkiye’nin ekmeğini alıyorlar.
Bir taraftan bakıyorsunuz bazı otogarlarda organize olan F1’ciler ‘ben de F1’ciyim’ deyip firmalara dayatma yapıyorlar, yine portallar dayatma ile yüzde 20 komisyon alıyor. Toplamda yüzde 30; bu sektörde yüzde 30 komisyon verecek güç ve kazanç kalmadı.
Biz devletten para pul istemiyoruz, vergileri çok arttırdılar artırmaya devam ediyorlar… Diğer taraftan çok yüksek maliyetli sigortalar belimizi büküyor. Bu şartlar altında sigorta maliyetlerinin karşılanması mümkün değil. Onun dışında kiralar, işletme giderleri, KDV, asgari ücret, vergiler yani hakikatten sektör çok zor durumda. Ulaştırma Politika Belgesinde ulaşım güvenliği ve ulaşım kalitesinden bahsediyoruz; fakat şu andaki şartlarda ne ulaşım güvenliği kaldı ne de ulaşım kalitesi… Bir şoföre hak ettiği ücreti verebilmek için bu sektörün para kazanması lazım. Uçakla rekabet edersen, demiryolu ile rekabet edersen, korsan taşımacılıkla, belediyeyle rekabet edersen bizim pazarımız yüzde 50 daraldı, atıl kapasite var. Yine şehir içinde servis taşımacılığında çok ciddi atıl kapasite var. Kademeli saate geçilse yüzde 40 tasarruf sağlanır. Oradaki yatırımları başka yere kaydırırsınız, belediye taşımacılığına kaydırırsınız, kurumsallaştırırsınız, yani bunların yapılması lazım.
Tabii bizim yeni mevzuat isteğimiz ve ısrarımız devam edecek. Yeni bir isim mi gelir bilinmez, Ulaştırma Bakanlığı nezdinde girişimlerimiz hız kazanacak. Mevzuat, özetle kaynak israfının sona erdirilmesi, verimliğin artırılması üzerine oturtulmalı. Sektörün kurtuluşu buradan geçiyor, aynı zamanda ülke kaynaklarının israfının da önüne geçilmiş olacak.
Haksız rekabet, yıkıcı rekabet, kayıt dışı taşımacılık birçok konu var. Onun için biz özellikle kayıt dışı korsan taşımacılığa karşı ağır yaptırımlar uygulansın, denetimler yapılsın diyoruz. Göstermelik birtakım denetimler ile beraber sürekli erteleniyor, oysa D2 belgesi olan bir araç Antalya plakalı veya İstanbul plakalı bir araç havaalanına yolcu getirirken yol belgesi yoksa bağlanıyor ve 2 ay bağlanıyor, ağır para cezası yazılıyor 9-10 bin lira şimdi daha da artıyor, korsan taşıma yapana hiçbir şey yazmazsınız. Usulsüzlük cezası 1000 lira 1500 lira bağlama yok, ağlama yok böyle bir şey olmaz. Bakanlık bu noktada seferberlik ilan etmeli. Biz de sektör kuruluşları olarak her türlü desteği vermeye hazırız. Bu konuda ilgili tüm kesimlerin içerisinde ye alacağı bir koordinasyon kurulunun kurulması da elzemdir.
Tartışmamız lazım; ondan sonra ‘ben yaptım oldu, benim yetkim bu kadar, benim bakanlığıma bağlı değil’ ben bunları duymak istemiyorum ‘’Haklısın ama alacağın yok’’ kelimesi bizim en çok muzdarip olduğumuz kelimedir, haklıyım hakkımı istiyorum. Bir araya gelelim ve yanlışım varsa düzeltin, doğru talebim varsa ülke ekonomisine, kamu yararına, sektör yararına bir talep varsa ve bu doğruysa bunu hemen mevzuata geçirin. Artık Türkiye’nin beklemeye tahammülü yok, sektörün de beklemeye tahammülü yok erteleye erteleye nereye geldik. Şimdi biz bundan 20 sene önce çıkmış kanun ve yönetmeliğin esiri olmamalıyız, değişen zamanda değişen şartları mutlaka gündeme alıp mevzuatı da buna göre güncellemek lazım. Bundan sonraki sürecimiz bu olacak.
Zor bir kışı geride bıraktık seçimler de bitti bundan sonra yeni düzenlemeler yeni vergiler ağır vergiler gelecek, çünkü ülke ekonomisinin içinde bulunduğu şartlar ortada, pandemi gibi çok ağır bir salgın hastalık atlattık arkasından Rusya-Ukrayna savaşı petroldeki dalgalanma gibi birçok sorun yaşandı. Tüm bunlar yetmezmiş gibi 11 ilimizi harabeye dönüştüren bir deprem felaketi yaşadık. İnşaallah kötü günler geride kalır ülkemiz de sektörümüz de rahat bir nefes alır.
Tüm bu tabloya baktığınızda sektörel barış, birlik ve beraberliğin önemi su yüzüne çıkıyor. Unutulmasın en kötü barış, savaşmaktan iyidir. Yeni dönemde firmalar arası olsun, sektör kuruluşları olsun daha koordineli çalışmamız gerekiyor. Süreç zorlu, buradan çıkmak da ortak aklı gerektiriyor. Sektör kuruluşlarının arasındaki ilişkiler son dönemlerde son derece iyi bir konumda. Birlikte düşünüyor, birlikte hareket planı hazırlıyor ve birlikte girişimler yapabiliyoruz. Bu hava tüm sektöre hakim olmalıdır.
Öte taraftan döviz kurlarındaki hızlı yükseliş de devam ediyor. Yaz aylarında doların 25 lirayı bulacağı ifade ediliyor. Dövizin yükselişi mazot fiyatlarını, üretim maliyetlerini, otobüs ve yedek parça fiyatlarını da tetikliyor. Biz bunu taşıma fiyatlarımıza bir bir yansıtabilsek sorun yok; ama yansıtamıyoruz.
Otobüs üreticilerinin de bu noktada sektöre yardımcı olması gerekiyor. Hali hazırdaki fiyatlar ve hele de döviz daha da yukarılara çıktığında yeni artışlar alımları imkansız hale getirebilir. Bu noktada üreticilerimize de Allah vicdan versin derim. Ben bunu doğru bulmuyorum. Tabiî ki onların maliyetleri de arttı kabul; biz şunu söylüyoruz: Bugün Avrupa ülkelerinde yüzde 4-5 enflasyon varsa siz de 240 bin euroluk arabayı yüzde 5 arttırır 275 bin yaparsınız; ama 300 bin-400 bin euro yapamazsınız. Kur farkını verelim ama kur farkının üstüne bir de satış fiyatının katlamalı gitmesi bu sektörün gücünü aşar. Birbirimize lazımız bu artık insaf, vicdan sınırlarını aşıyor. Bu konuda da firmalarımızı akıllı olmaya, gidip pazarlıklarını yapmaya ve sivil toplum örgütleri olarak da oturup ‘nereye gidiyoruz’ diye sormaya davet ediyorum. Sadece otobüs değil sigortalar, işletme giderleri, yedek parça maliyetleri, lastik maliyetleri bütün bunları dikkate aldığımızda hakikatten sektör bu yükü taşıyamaz, ondan sonra neden kaza oluyor diye kimsenin sormaya hakkı olmaz. Bu maliyetlerle sürdürülebilir değil önemli olan sürdürülebilir bir ulaştırma düzeni kurmak, bizim bütün gayretimiz bu. Bu konuda da bakanlığın öncü olup düzenleyici rolünü üstlenmesi lazım.
Mazeret değil çözüm üretelim
BUGÜNE kadar konuştuklarımızı artık tamamen hayata geçirelim. Mazeret değil çözüm üretme zamanı. Seçimler bitti hayırlı uğurlu olsun herkese! Karar verici organların artık sivil insiyatifi dikkate alması lazım sadece bizim sektörde değil, bütün sektörlerde bu karar mekanizmalarını hızlandırmamız lazım. Sivil insiyatifin de içinde olduğu kordinasyon kurulları olması lazım. Zaten Ulaştırma Politika Belgesi’nde bakanlık bunu açıklamış, 5 yıllık Ulaştırma Politikaları kalkınma planlarında politika belgesini alıp klavuz edinin ve bizim taleplerimizi gözden geçirin yapılması gerekenleri yapın, biz bunu istiyoruz. Biz kendimiz bir şey icat etmiyoruz, Ulaştırma Bakanlığı’nın Ulaştırma Şurası’nda ürettiği Ulaştırma Politika Belgesinin bütün ilgili kurumlar, bakanlıklar, sektör yol haritası yapıp, onun üzerinden yeni mevzuatlar düzenleyip, ulaşımın geleceğini onun üzerine inşa etmek lazım.